Kayıtlar

Mayıs, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ADRASAN KOYU

Resim
Antalya’nın batısında kumluca ilçesine bağlı olan Adrasan (Çavuşköy), Antalya’dan 95 km mesafede emsalsiz kumsalı ve bakir doğası ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakmaktadır. 1996 yılında belde olan Adrasan, üç tarafı çam ormanları ile kaplı muhteşem doğal güzellikleri ile ünlü bir turizm beldemizdir. Adrasan’ın en büyük özelliği rüzgarın karadan yani ters esmesi sonucu denizde hiç dalga oluşmamasıdır. Rüzgar gücünün önemli olduğu antik çağlarda rüzgarın ters esmesi nedeni ile yelkenliler bu koya girememiş ve yerleşim yerlerini yaklaşık olarak 10 km ileriye Olympos’a taşımışlardır. Bütün yıl boyunca ziyaret edilebilen, su ısısı sürekli olarak yüksek olması ve su altı görüşü 30 metreye kadar berrak olduğundan Adrasan koyu ve çevresinde su altı sporları için mükemmel alternatifler sunmaktadır. Adrasan koyu, kuş sesleri arasında güneş ve bozulmamış bakir güzellikleri, yemyeşil doğası, yeşilin nihayetinde başlayan denizin mavisi ile insana huzur ve mutluluk veren kendini bambaşka bir

KEMER

Resim
Torosların eteklerinde, Antalya ya 45 km mesafede kurulmuş şirin bir tatil beldemiz olan Kemer, Antalya’nın en gelişmiş tatil beldelerinden biridir. Uzun sahil şeridi, kum ve güneşin muhteşem uyumu ile unutulmaz tatil anıları yaşamayı vadeden bir beldemizdir. Bu beldemizde büyük küçük birçok oteller, farklı standartlarda tatil köyleri bulunmaktadır. Göz alıcı muhteşem sahil şeridi ile deniz keyfi ve tarihi yerlerine tarihi ve kültürel geziler yapmak mümkündür. Olympos, chimaera, Phaselis, adrasan koyu, beldibi mağarası, Yörük ve ayışığı parkı, sırtlanini mağaraları, idyros antik kenti, Kemer ilçesinde ziyaretçilerin ilgisini çekebilecek ve görülmeye değer yerlerin başında gelmektedir. Ayrıca Kemer de rafting yapalabileceği gibi tekne turları ile unutulmaz anlar, jeep safari turları ve toroslar’a doğru uzanan yürüyüş parkurunda yürüyüş ile diğer birçok tatil beldesinden ayrı farklı bir konuma sahiptir. Kemer ilçesi Sualtı sporlara merakı olanlar için eşsiz su altı doğal güzelliklere sa

TİTREYEN GÖL

Resim
Rivayete göre, gölün kenarında kuşları besleyen yaşlı bir balıkçı yaşamaktadır. Kuşlar gölün kenarında yaşlı balıkçıyı gördüklerinde neşeli şarkılar eşliğinde kanat çırparak balıkçıya doğru uçarlar. Bir gün göle gelen avcılar göl üzerindeki ördekleri avlamaya başlarlar. Bunu gören yaşlı balıkçı avcıların yanına giderek onları ördek avlamaktan vazgeçirmeye çalışır. Ancak avcılar yaşlı balıkçıyı hırpalayıp göle düşmesine neden olurlar ve avladıkları ördekleri toplamaya başlarlar. Bunu gören ördekler hep birlikte havalanarak gölün üzerinde bir hortum oluştururlar oluşan bu hortumdan korkan avcılar oradan kaçarlar.bu olaydan sonra göl hep titremeye devam etmektedir. Bu titremeye yöre halkı kuşların balıkçıya ağlıyor şeklinde yorum yapmaktadırlar. 3000 m2.’lık bir alana sahip olan titreyen göl civarında bulunan bir çok tesis ile ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Göl içerisinde karabataktan pekin ördeğine kadar birçok su kuşu çeşidi bulunmaktadır.

TERMESSOS

Resim
Antalya Burdur karayolunun 11.kmsinden korkuteli yönüne 23 km gidilirek uluşılan Termessos, Antalya ve çevresinde bulunan antik kentler içerisinde en ilginç olanlardan birisidir. Toros dağlarında 1050 metre rakımlı olan pisidya kenti olan Termessos, ulusal park içerisinde bulunması ve tamamen koruma altına alınmış olması nedeni ile birçok hayvan ve bitki türlerini bir arada bulunduran eşine az rastlanır bir doğa harikası meydana getirmektedir. Termessosus’un görülmeye değer yerlerini gezebilmenin bedeli olarak yürüyüşü sevmek ve yeterince zamana sahip olmak gerekir. Zira Termessos, tamamen dağlık ve engebeli bir arazi üzerine inşa edildiğinden oldukça bu alanda gezinti yapmak oldukça meşakatlidir. Termessos da yaşayan insanlara Solym ismi verilmekdeydi. Solym’ler diğer antik kent halkları gibi denizden gelen bir topluluk değildir aksine kökleri tamamen Anadolu kökenlidir. Termessos’un yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkarılan tarihinde İ.Ö. 333 yılında Büyük İskenderin bölgeyi kuşa

SIRTLAİNİ MAĞARASI

Resim
Antalya Kemer ilçesinin Yukarı çamarası ile Narlı gedik köyü arasında bulunur. Sırtlanini mağarasına her iki köyden de gitmek mümkündür. ancak Narlı gedik köyünden daha yakındır. yatay ve kuru bir mağara olan sırtlanini mağarası, bir uçtan diğer uca yaklaşık olarak 348 metre uzunlukta ve en derin noktası ise 32 metredir. Sırtlanini mağarası 4-5 metre genişliğinde çok dar bir ağızdan sonra sütünlarla birbirinden ayrılmış olan 6 bölümden oluşan salona girilir. Salon bölümlerinin hepsi sarkıt ve dikitlerden oluşmuştur. Dışarda hava sıcıklığı 28 derece nem oranı ise yüzde 44 iken, mağara içerisinde hava sıcaklığı 17, nem oranı ise yüzde 85 gelişmektedir.

SİLYON ANTİK KENT

Resim
Antalya Alanya karayolunun 29. km sinden içeri girilmek sureti ile ulaşılan Silyon Antik Kenti Antalya yöresinde bulunan ve oldukça önem arzeden bir Pamphylia kentidir. Denizden yaklaşık olara yüz metre yükseklikte bulunan akropolis (düzlük) üzerine kurulan Perge ve Aspendos antik kentleri 750X400 metre boyutunda ve oval şeklindedir. Bu akropolisin üç tarafı dik ve sarp kayalık yalnızca güney batı cephesi çıkmaya müsaittir. İ.Ö. 3.yüzyıla dayanan bir geçmişe sahip olan silyon antik kenti, o yıllarda Selyuis ismi ile anılmaktaydı. Günümüze kadar ulaşan kalıntılardan en önemlisi kentin kuzeybasında bulunan tiyatrodur. Zemini oldukça büyük bir kaya oyularak inşa edilmiş ve bu bölümde 30 oturma sırası yer almaktadır. Üst kısımda ise 15 oturma sırası bulunmaktadır. Günümüze gelene kadar oldukça yıpranmış olan sahne binası beş ana kapı yardımı ile orta alana açılmaktadır. Tiyatronun güneydoğu yönünde bulunan stadyumun bir kenarı yamaca dayanmış, diğer tarafı ise kemerler üzerinde sıralanmış

SİDE ANTİK KENTİ

Resim
Side antik kenti, İ.Ö.6. yüzyılda Lydia egemenliğinde olduğunu, 5.yy da Pers egemenliğinde, 4. yüzyılda İskender’in sonrasında ise Hellenistik karallığının egemenliğine girdiği yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmakdır. Roma ile iyi ilişkilerin kurulduğu İ.Ö. 1.yüzyılda başlayan kentin parlak dönemleri İ.S. 3. yüzyıla kadar devam ettiği ve bu dönemde Side Antik kentin Akdenizin en hareketli esir pazarı ve en önemli limanı olmuş, ayrıca kültür ve eğitim bakımından önemli bir merkez olduğu o dönemde inşa edilen ihtişamlı yapılardan anlaşılmaktadır. 5. yüzyılda önemini kaybeden şehir yavaş yavaş terkedilmeye başlanmış, 10.yüzyılda ise meydana gelen depremler ve savaşlar sonucu meydana gelen yangınlar sonucu şehrin büyük bir bölümü yanmış, kent tamamen terkedilmiş, burada yaşayan halk ise Antalya’ya ve civarlarına göç etmiştir. Girit adasından 1895 yılında göç eden Türkler yeniden Side’yi yaşanabilir kılmış, yapılan kazılar çıkan kalıntılara göre Selimiye isimli balıkçı köyü şehr

SİDE

Resim
Selimiye, Antalya Alanya karayolunun 75. km.sinden 3 km deniz yönünde manavgatı 7 km mesafede bulunmaktadır. Selimiye antik Side kent kalıntılarıyla iç içe olan bir ilçemizdir. Selimiye, kumköy ve titreyengöl sahilindeki mükemmel otel ve tatil köyleri ile Türk turizminin gözde tatil yörelerinden birisidir. Ziyaretçilerine kum, deniz ve güneşin yanı sıra kültürel, av, doğa, yat, yayla, rafting, kamp turizmi, jeep-safari turları ile unutulmaz anlar yaşatmaktadır. Anadolu mitolojisine göre, Tabiat ve Bereket Tanrıçası Side, küçük kızını yanına alarak, Su Perileri ile birlikte Manavgat ırmağı vadisine gider. Su perileri ile çiçek toplayan Side, ince dallı, parlak yapraklı, rengarenk çiçekli bir ağaç görür ve küçük kızına vermek için ağacın bir dalını koparır. Kopan daldan kan damlamaya başlar. O sırada Side, aslında kendisini kovalayan kötü insanlardan korunmak için ağaç biçimi almış bir su perisi olduğunu anlar ve çok üzülür. Hemen oradan uzaklaşmak istemesine rağmen gidemez çünkü ayaklar

SELGE ANTİK KENT

Resim
Güney Toroslarda denizden 1250 metre yükseklikte kurulan Selge antik kent psidya dağa kentlerinden birisidir. Antik Roma köprüsünün iki yakayı birleştirdiği köprünün güneyinde bulunan tepe üzerinden şehri koruyan kuleli surların duvarlarının bir kısmı rahatlıkla görülebilir. Selge Antik Kenti koruma duvarları ile çevrili üç tepe üzerine kurulmuş bir antik kenttir. Bu surlarda yedi adet kapı ve yaklaşık olarak yüz metre aralıklarla dizilmiş olan çok sayıda kule bulunmaktadır. Bu günkü Zerk köyünün bir kısmını oluşturan Yunan - Roma tarzı tiyatro, Selge antik kentinin ilk kalıntılarını oluşturmaktadır. Selge antik kentin ana giriş kapısı burada bulunmaktadır. Ayrıca duvarların kuzey kısmında bulunan tepe de Zeus'a ve Artemis'e adanmış olan tapınak kalıntıları bulunmaktadır. Bu iki tapınak haricinde Pazar yeri, anıtsal çeşme, mezar alanı ve Bizans dönemlerinden kalma kilise bulunmaktadır. M.Ö. 64 yıllarında yaşamış olan Strabon, Selge kentinin verimli meyve bahçelerinden, şehrin d

SELGE

Resim
Denizden 950 m yükseklikte güney torosların yamacında kurulmuş olan Selge, antik bir pisidya dağ kentidir. Köprülü kanyonu geçip dik ve virajlı bir yoldan yaklaşık 4 km yukarı çıkılarak ulaşılan Selge, doğal güzellikler bakımından oldukça zengin bir görüntüye sahip olan köprülü kanyon içerisinden geçilerek ulaşılır. Ürgüp ve Göreme yöresindeki peri bacalarına benzeyen ve bütün dağ yamacının kaplayan oyuntulu kayaları yol boyunca görmek mümkündür. Selge kenti Lidya, İskender, pers ve Roma yönetiminde bulunmuş bir kenttir. Özelikle kuzeyde bulunan 5 kapılı 45 basamaklı tiyatrosu günümüze kadar korunmuş ve özelliğini kaybetmemiş bir anıttır. Kayalıklar arasında oyularak inşa edilmiş olan tiyatronun güney kesimindeki stadium, batısında üst kısmı kartal motifleriyle süslenmiş olan İon tarzı tapınak ilk göze çarpanlar arasındadır. Stadiumun güneyinde bulunan çeşme ve agora, bu gün bile özelliğini kaybetmeden güzelliğini korumaktadır. Selge kentinin güneybatısında ise surların kuzeyine düşen

SELEUKELA

Resim
Manavgatın 12 km kuzeybatı yönünde şıhlar köyünün 4 km. kuzeydoğusunda bulunan seleukela antik kenti kalıntıları, Seleykoslar tarafından kurulmuştur. M.Ö. 300 lü yıllara dayanan tarihi ile o dönemlerde korunma amaçlı Akropol kent olarak tepe üzerine kurulan kent, dik yamaçlı ve derin vadili coğrafi yapısı ile tüm ovanın ve denizin muhteşem güzelliğini gözler önüne sermektedir. Kentin gelişmişliği, iki katlı agorası, sarnıç ve kanalizasyon sistemi ilk göze çarpanlardan dır. Ayrıca etrafın surlarla desteklenmesi, tarıma elverişli bir arazinin bulunması ve bulunduğu yerden ticaret yolunun geçmesi gelişmişliğin bir diğer delilidir. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan mozaikler bu gün Antalya müzesinde sergilenmektedir.

PHASELİS

Resim
Antalya Kemer ilçesinin 16 km batısında yer alan Bey dağlarının Olimpos ulusal parkının çam ve sedir ormanları arasında bulunan antik Phaselis kenti MÖ. VII. Yüzyılda Rodos’lular tarafından kurulmuştur. Üç limanı bulunan Phaselis, çok uzun süre boyunca Likya’nın doğu kıyısının en önemli limanı olma özelliğini korumuştur. Kentin ortasında bulunan 24 metre genişliğindeki olağanüstü güzellikteki caddesi, bu caddenin sonunda Hadrian su yolunun kapısı ve caddenin iki tarafında ise gezi yolları ile alışveriş dükkanları bulunmaktadır. Diğer tarafta ise hamamlar, agora ve tiyatro benzeri amme binaları bulunmaktadır. Bu binaların yapımı ise MÖ I ve II. Yüzyıllara kadar dayandığı bilinmektedir. Phaselis, Helenistik çağın en önemli ticari limanlarından birisidir. Phaselisin doğu limanı kalın duvarları günümüzde dahi çok iyi durumda olup ziyaret edilebilmektedir. Ayrıca batı limanı kumlar altında kalmasına rağmen denize girmek için çok idealdir. Phaselis’in ortaya çıkarılan liman, kale duvarları,

PERGE

Resim
Antalya’nın 18 km doğusunda Aksu bucağı sınırları içerisinde olan Perge, Klikya pisdia ticaret yolunun üzerinde yer alması nedeniyle önemli bir Pamphylia şehridir. Perge şehir kapısında bulunan kitabede perge’nin troia savaşından hemen sora Amphilokhos, Mompos ve Kalkhas tarafından kurulduğu anlatılmaktadır. 1986 yılında Hititlerin başkenti olan Hattusa da (bu günkü Boğazköy) ortaya çıkan tunç tabletten Perge kentinin Parha ismi ile Hitit döneminde insanların yaşadığı yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. MÖ. 333 yılında Büyük İskender’in Pergeye gelişine kadar tarih sahnesinde rol almayan Perge, MÖ 3. yy da Selenkosların egemenliğini tanımış, daha sonra ise Bergama krallığının sınırlarına dahil edilmiştir. Bergama kralının vasiyet etmesi ile Perge Roma egemenliğine girmiştir. Roma egemenliğinde özellikle ilk üçyüz yıl kadar çok büyük gelişmeler göstermiştir. Günümüzde ortaya çıkartılan eserlerin büyük bir bölümünü de bu dönemden kalma eserler oluşturmaktadır. Bizans egemenliği sırasın

OLYMPOS

Resim
Antalya’nın güneyinde 80 km mesafade olan Olympos, eski Yunanca da yüce dağ anlamına gelmekteydi. Olympos’un tarihi MÖ. 78 yıllarına dayandığı tesbit edilmiştir. Olympos Antik şehri ismini şehrin 10 km kuzeyinde bulunan 2375 metre rakımlı, eteklerinde yanartaş bulunan ve ateşi hiç sönmeyen bu günkü Tahtalı dağından almıştır. MÖ 78 yıllarında yaşayan zamanın en büyük korsanı Zenicetes gemilerini Porto ve Ceneviz ve Sazak’ın limanlarında saklamış, bu sayede civardaki tüm kıyı şeridini ele geçirip Olympos’u kendisine kale yapmıştır. Nesli tükenmekte olan Caretta caretta kaplumbağalarının üremek için yumurta bıraktığı ender sahillerden biri olan olympos’ta sahilde ateş yakmak kesinlikle yasaktır ve kaplumbağa yuvaları metal kafesler ile koruma altına alınmış ve bu kafeslere yaklaşmak yasaklanmıştır. Caretta Caretta kaplumbağalarının üreme alanı olan ve sit alanı olarak koruma altına alınan çoğunlukla üniversiteli gençleri ile sırt çantalı turistlerin tercih ettiği, ağaç evleri ile ünlü ça

Manavgat Şelalesi

Resim
Manavgat ilçesinin 3 km.batısında bulunan şelale ilçe ile aynı adı taşımaktadır. Şaşırtıcı bir yükseklikten dökülmesine rağmen geniş bir alan üzerinden gürül gürül akışı muhteşem bir manzara oluşturmaktadır. Manavgat şelalesinin yanı başındaki eşsiz güzellikteki doğa da piknik yapmak, şelalenin çevresindeki lokantalardan günlük taze balık yada lokantalarda eşsiz yöresel yemekler yemek insana tarifsiz duygular yaşatmaktadır. Özellikle kentlerin gürültüsünden uzaklaşmak, doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir yerdir Manavgat.

MANAVGAT NEHRİ

Resim
Dünyanın en uzun yer altı akarsularından tek kaynaktan beslenen su miktarı ile ender akarsular arasında yer almaktadır. Manavgat nehri, turkuaz yeşili rengindeki suyu ile mineraller bakımından çok zengin, temiz ve berraktır. Manavgat nehri, geniş orman ve bitki örtüsü ile bir çok kuş türüne (sutavuğu, ördek, kaz, yalıçapkını vb. gibi) ayrıca temiz ve berrak suyu ile bir çok çeşitli balıklara (Alabalık, sazan, levrek, kefal, karabalık vb.) ev sahipliği yapar. Nehir boyunca uzanan çeşitli bitki örtüsü içerisinde, Söğüt, çınar, kavak, dut, karacaağaç, gibi ağaçlarla, böğürtlen, kuş üzümü, zakkum gibi küçük maki çalılıklar ve otsu bitkiler bulunmaktadır. Manavgat nehri son yıllarda hızla gelişen bir turizm beldemiz olup, nehir boyunca günübirlik tekne turları ile yerli ve yabancı turistlere keyifli bir gezi sunmaktadır. Çok uzun bir akarsu olmamasına rağmen, yüksek debisi ile Türkiye de akarsu taşımacılığı yapılabilen ender akarsulardandır.

MANAVGAT BOĞAZI

Resim
ilk aklımıza gelen İstanbul Çanakkale boğazları gibi değildir Manavgat boğazı. Manavgat ırmağının denizle vuslatıdır Manavgat boğazı. Ortada bir çizgi gibidir bir yanınızda nehir bir yanınızda deniz, tadı tıpkı Kızıldeniz gibi. Suyun pırıltıları bile farklıdır burada, güneş alabildiğince kızıllığı ile etrafı kızıla boyar. Her köşesinde muhteşem bir kare barındıran Manavgat boğazı mükemmel poz vermesi, turizmden uzak oluşu ile ayrı bir güzelliğe ve bakirliğe sahiptir. Kıyısında balık tutanlara, yürüyüş yapanlara, sandal gezisi yapanlara ve güneşin batışını seyredenlere ayrı bir haz verir.

MANAVGAT

Resim
Antalya ‘nın 70 km doğusunda Antalya-Alanya karayolunun üzerinde bulunan Manavgat’a ulaşım çok oldukça kolaydır. Ayrıca Manavgat otogarında şehiriçi ve şehirler arası Türkiye’nin her yerine araç sıkıntısı çekmeden ve beklemeden ulaşmak mümkündür. Manavgat, Antalya nın en büyük ikinci büyük ilçesidir. Antalya Serik ilçesinin 5 km. doğusundan geçen köprü çayından başlayıp, alanya’nın 30 km. batısında bulunan Alara çayına kadar uzanan yaklaşık olarak 55 km uzunluğunda bir kıyı şeridine sahip olan Manavgat ta kıyı şeridinde yaklaşık 10 km genişliğinde tarıma son derece elverişli ve verimli araziler bulunmaktadır. Bir kısmı düz, bir kısmı hafif dalgalı bir topoğrafik yapıya sahip olan bu arazilerden ilerledikçe toroslara ulaşılmaktadır. İlçede önemli miktarda narenciye yetiştirilmekte, seracılık ve hayvancılık başlıca geçim kaynağını oluşturmaktadır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan Manavgat ta Akdeniz iklimi mevcuttur.

KURŞUNLU ŞELALESİ

Resim
Kurşunlu Şelalesi, Antalya Isparta karayolunun 24. km sinden sola dönülmek sureti ile yedi km içeride bulunan görülmesi gereken şelalenin ismidir. Kurşunlu şelalesi, yaklaşık olarak 18 m yükseklikten dökülen küçük şelalelerin birleşmesinden oluşmaktadır. Kurşunlu şelalesi, bir kanyonun içerisinde iki km.lik alanda bulunmaktadır. Bu iki km.lik alan 1986 yılında milli park haline getirilen bu kanyon doğal güzelliklerin seyri ve piknik alanı olarak ziyaretçilerin beğenisine sunulmuştur. Bu park içerisinde, piknik alanı, manzara seyretmek için teraslar, çocuklar için oyun parkı, restoranlar, otopark ve gezinti yolları bulunmaktadır. Kurşunlu şelalesi Antalya ve yöresinde bulunan diğer şelaleler kadar ilgi çekici olmayabilir ancak, buradaki park alanı içerisinde bulunan zengin bitki çeşitleri, dere kenarlarındaki gezinti yolları, piknik alanı ve özellikle gezinti yolu üzerinde bulunan ve çok enteresan bir görüntü oluşturan bitki tüneli Kurşunlu şelalesini çekici kılmaktadır. Çoğunluğu kızıl

KÖPRÜLÜ KANYON MİLLİ PARKI

Resim
Toros dağının eteklerinde Manavgat’ın 60 km.mesafede bulunan köprülü kanyon milli parkı, Antalya’nın 40 km. kuzeydoğusundan ayrılan Taşağıl ve beşkonak istikametine giden yoldan ulaşılır. 37 bin hektar olan milli park, doğusunda 2800 m yüksekliğinde yamaçları ormanla kaplı olan dipoyraz dağı bulunmaktadır. Köprü çayı, bolaşan ve beşkonak arasında 120 km uzunluğunda, 100 m derinliğinde sedir ormanı ile kaplı vadiler ve kanyonlar arasında yer almaktadır. Köprülü kanyon içerisinde bulunan nehir vadisi 14 km uzunluğunda yer yer 400 m yüksekliğe ulaşan dik duvarlı bir kanyon şeklindedir. Köprü çay nehri kanyon bitiminde etrafı yeşilin tonları ile kaplı geniş bir yataktan akmaya devam etmektedir. Köprü çay nehri, Türkiye nin en güzel tabii rekreasyon alanlarından biri olmasının yanı sıra nehrin batısında bulunan tarihi Selge şehri, nehir kenarındaki kaleler ve su kemerleri Roma devrinden kalma köprüler ve birçok tarihi yollar olması nedeni ile Köprülü Kanyon Milli Parkı görülmeye değer ende

KOCAİN MAĞARASI

Resim
Antalya’nın 45 km kuzeyinde bulunan mağaraya , Antalya Burdur karayolunun 30 km sinde Pınarbaşı kaynaklarından sonra Camiliköy-Killik yol ayrımından devam edilerek Ahırtaş köyüne varılır ve buradan yayan olarak yaklaşık bir, bir buçuk saatlik hafif meyilli bir yamaçtan yürüyüş ile 788 m rakımda olan ve büyük bir girişi olan Kocain mağarasına ulaşılır. Kocain mağarası 1171 m rakımlı olan İndağı ’ndadır. Türkiye ‘nin en geniş ağızlı olan ve tek parça halinde en büyük galeriye sahip mağarasıdır. Kocain mağarası, 600 m uzunlukta olup, ilk girişi 35 metre, iç kısımlarda ise 75 metre genişliğe, 50-60 metre yüksekliğe kadar ulaşmaktadır. Kocain mağarasında Prehistorik devirlerinde insanların yaşadığına, daha sonra da Romalılar zamanında kullanıldığına dair birçok kalıntılar bulunmaktadır. Mağaranın içerisinde çimentolu olarak bulunan sarnıçlardan daha sonraki bir çok dönemlerde de bu mağaranın insanlara ev sahipliği yaptığı anlaşılmaktadır. Kocain mağarası, iç içe geçmiş iki büyük salon ve bu

KIZIL KULE

Resim
Sultan Alaaddin Keykubat tarafından beş yıl süren kuşatmatan sonra ele geçirilen Alanya ve akabinde inşa edilen Alanya tersanesini korumak amacı ile Kettanizade EburRahaoğlu Halepli Ebu Ali’yi Kızıl kuleyi inşa etmesi için vazifelendir. O dönemlerde Ebu Ali kale ve kule inşasında son derece uzman bir ustadır. Kızıl kule Alanya yı temsil eden bir marka olmuştur. Bir dönem tedavülde olan 250 bin liralık banknotların üzerine figüre edilmiştir. 1226 yılında yapımı tamamlanan ve 33 m yüksekliğinde ve 5 katlı olan kızıl kule mimari olarak sekizgen olarak inşa edilmiştir. Kalenin her bir tarafında bulunan ince uzun pencere şeklindeki açıklıklar sayesinde buradan yaklaşan düşmana açık hedef olmadan rahatlıkla ateş edilebilmekte ve kalenin korunması sağlanabilmekteydi. Ayrıca kaleye yaklaşan düşmana karşı bu açıklıklardan kızgın yağ yada kaynar su dökülerek düşmana karşı korunma sağlanmaktaydı. Kızıl kulenin ihtişamı ve görkemi karşısında giriş kapısı bir o kadar dar ve alçaktır buradaki amaç g

KAŞ’TA TURİZM

Resim
Son yılların en önemli su altı dalış merkezlerinden birisi olan Kaş, yat limanındaki dalış kulüpleri rehberliğinde Akdeniz de bulunan binlerce yıllık eskiye dayanan batıklarını her yıl binlerce yerli ve yabancı turistlere gezdirmekte ve Akdeniz’in olağanüstü güzelliklerini turistlerin beğenisine sunmaktadır. Kaş ve civarında bulunan körfezlerde ve koylarda Akdeniz’in büyüleyici güzelliklerini, mavinin sayısız tonlarının yanı sıra buralarda su altı mağaralarını görmek mümkündür. Kaş dolaylarında bulunan su altı mağaralarını gezmek ve buralarda dalış yapmak profesyonel rehber dalgıçlar eşliğinde ve teknik donanımlar ile mümkündür. Aksi takdirde tecrübesiz ve bilgisiz dalışlar ölümcül sonuçlar doğurması olasıdır. Bu su altı mağaralardan bazıları, Kekova Adası Deniz Mağarası, Aşırlı Adası Deniz Mağarası, Güvercin İni Deniz Mağarası ve en ünlüsü Mavi Mağara'dır. Kano sefası yapmak isteyen turistler için ise, kaş’a 45 km mesafede bulunan Esençayı en ideal yerdir. Kınık belediyesinin önün

KAŞ ANTİPHELLOS

Resim
Antiphellos, Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunan antik bir kent ve Kaş ilçesinin Likya dönemine ait isimlerinden birisidir. Daha önceki dönemlerde ismi Habesos olan Kaş’ın altındaki kentin, yapılan araştırma ve kazı sonucu ortaya çıkarılan iki dilli yazıtlardan kentin isminin Antiphellos olduğu kesin olarak anlaşılmıştır. MÖ. IV. yüzyılda Phellos’un küçük bir limanı olan Antiphellos, Helenistik dönemde Phellos’un gerilemesi, Antiphellos’un ilerlemesi sonucu daha çok gelişerek ön plana çıkmayı başarmıştır. Roma döneminde de devam eden bu gelişme sonucu kent bölgede bulunan ormanlar sayesinde, sedir ağacı ticareti ve süngercilik ticaretini geliştirerek Phellosu’un limanı olmaktan çıkmış ve oldukça zengin bir şehir konumuna geçmiştir. Günümüzde dahi ayakta kalmayı başarabilen bu gün Kaş’ın Uzun çarşı caddesi üzerindeki tek bloktan oluşan lahit üzerinde bulunan sekiz satırlık Lykia dilindeki yazı okunamadığından bu lahitin kime ait olduğu bilinmemektedir. Bu nedenle yöre halkı bu lahite, Kr

KAŞ

Resim
Fethiye istikametine doğru Kemer ve Kumluca’yı geçtikten sonra Antalya’ya yaklaşık olarak 200 km mesafede bulunan Kaş, daha yaklaşırken insanı etkisi altına alan muhteşem manzarası ve eşsiz coğrafi yapısı ve antik kentleri ile adını duyurmuş şirin beldemizdir. Yarımada şeklinde olan Kaş koyuna kurulmuş olan antik kent, restore çalışmaları sonucunda günümüzde dahi güzelliğini korumakta ve ziyaretçiler için görülmeye değer ender turizm yerlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır. Yörede yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan kalıntılardan anlaşılan eski ismi Habesos olan antik kent tarihte Antiphellos ismi ile anılmıştır. Aynı zamanda bir ticaret limanı olan Antiphellos, Karia ve Likya arasındaki bağlantı yollarının kesişme noktasıdır. Anadolu seferine çıkan Büyük İskender’in egemenliği altına girmiş ancak İskender’in genç yaşta ölmesinden dolayı Ptolemaioslar’ın egemenliğine geçmiştir. Özellikle Roma döneminde önem kazanan antik kent bu dönemde Piskoposluk merkezi ol

KARAİN MAĞARASI

Resim
Antalya’nın 30 km kuzeybatısında eski Antalya Burdur karayolunun 5-6 km içerisinde yağca köyü sınırları içerisindedir. Türkiye’nen en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain mağarası, denizden 400-450 m yüksekliktedir. 1946 yılından bu yana yapılan kazılarda yörenin 50 bin yıl öncesinde yerleşim merkezi olarak kullanıldığına dair kalıntılar bulunmuştur. Türkiye’nin, içerisinde insanlar yaşamış olan en büyük mağarasıdır. İlk çağlarda ve klasik çağlarda insanlar için sürekli olarak kullanılan mağaralardan birisi olması nedeniyle yaklaşık olarak 11 m yi bulan bir kültür dolgusunu içinde barındırmaktadır. Buna rağmen Karain mağarasının en uzun süreli ve en önemli yerleşim yeri niteliği Paleolitik çağda meydana gelmiştir. Klasik çağ döneminde ise mağara daha çok tapınak özelliğinde kullanılmış, bunun sonucu olarak mağaranın dış duvarları üzerinde Grekçe kitabeler ve nişler bulunmaktadır. Yeryüzünde bulunan paleolitik mağaraların hemen hemen hepsi sadece bir döneme ev sahipliği yaparken

ANTALYA KALEİÇİ

Resim
iki surdan ibaret olan kalenin biri şehri at nalı misali kuşatırken diğeri ise limana bakan büyük kulesi ve az bir parçası ayakta kalabilmiştir. İç sur yarım daire şeklinde yat limanını kuşatma görevi üstlenir ancak bu gün bu iç surun büyük bir kısmı yıkılmış ve yok olmuş durumdadır. Uzun süren restorasyon çalışmaları ile Kaleiçi, pansiyonlar, barlar ve çarşısı ile turizme kazandırılmıştır. Kale kapısında ayakta kalmayı başaran kulelerden birisi bu gün saat kulesi olarak kullanılmaktadır. Surlar da Antalya kentine girişi sağlayan dört adet kapı bulunmaktadır. Bu kapılardan günümüzü kadar iki kulesi ile birlikte ayakta kalmayı başaran Hadrian kapısı kentin en güzel kapısıdır. MS 130 yılında imparator Hadrianus’un Antalya’yı ziyaret etmesi anısına yapılan kapı, oyma ve olağanüstü kabartmaları ile tamamen beyaz mermerden yapılmıştır.

DÜDEN ŞELALESİ

Resim
Antalya iline 7 km, Varsak belediyesine bir km mesafede bulunan düden şelalesi adeta cennetten akan nehir güzelliğinde bir doğa harikasıdır. Antalya ve çevresinde bulunan en güzel şelalerden birisidir düden şelalesi. Düden şelalesi iki kez muhteşem güzelliği ile harikalar yaratmaktadır. Bunlardan ilki Antalya Lara yolunda 8 km mesafede yaklaşık 50 metre yükseklikten traventen yaparak falezlerden Akdeniz’e dökülmektedir. Düden çayının Antalya’nın 15 km kuzeyinde bulunan Düdenbaşı şelalesi olarak adlandırılan bir çağlayanı vardır. Burada Düdenbaşı şelalesinin arka kısmına doğru uzanan bir mağara vardır. Bir rüya kadar güzel olan bu mağara seyredenleri kendine hayran bırakacak güzelliktedir. Ancak küresel ısınmaya bağlı olarak düden şelalesi güzelliğini ve cazibesini kaybetmekte bunun ile birlikte Türkiye önemli bir turistik yerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Damlataş Mağarası

Resim
Damlataş mağarası, 1948 yılında Alanya iskelesi yapılmak üzere taş ocağı olarak kullanılan alanda patlatılan dinamit sonrası tesadüfen bulunmuştur. Patlamadan sonra açılan delikten içeri bakanlar gördükleri muhteşem güzellik karşısında hayrete düşerler ve dinamitleme işini başka tarafa kaydırırlar. Mağara içerisinde yapılan incelemeler neticesinde mağaranın tahmini on-onbeşbin yılda oluştuğu tahmin edilmektedir. Alanya bölgesinin yoğun yağmur yağışlı olması mağaranın oluşumunda zaman bakımından çok etkili olduğu anlaşılmaktadır. Yağan yağmurların bir kısmı gaz bir kısmı karbonikli su içermesinden dolayı kireç taşı ve benzer maddeleri erittiği için kalker ve kireç taşından oluşan bölgelerdeki mağaralarda boşluklar oluşur. Bu şekilde erime devam ederken meydana gelen büyük boşluklar ve bu boşluklarda tavandan sızan damlacıklar donarak aşağı doğru sarkar. Damlanın düştüğü yerde de donma olayı meydana geldiği için aşağıdan yukarı dikitler, yukardan aşağı sarkıtlar meydana gelir. Meydana ge

CHIMAERA

Resim
Denizden 250 metre yükseklikte bulunan ve Türk milleti tarafından yanartaş ismiyle adlandırılan Chimaera, olympos Antik kentinin kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Kalkerli kayaların ve Serpanten arazinin birleştiği kısımlarda tektonik yer sarsıntılarının sonucunda meydana gelen yer çatlaklarından sızan ve %46 hidrojen, % 34 metan bileşiminden ortaya çıkan yanıcı gaz sebebi ile bölgeye Yanartaş/Çıralı adı ile anılmaktadır. Yörede en ilgi çekici antik kalıntılar arasında, o dönemin papazlarının kaldığı evler ve kiliselerin bulunduğu Bizans Ortodoks Bazilika kompleksi ayrıca güneyde bulunan büyük tek parça taşlardan yapılmış şenlik ve kabul alanının olması burasının Ateş Tanrısının Tapınağının olduğu izlenimini taşımaktadır. Chimaera'nın 15 km doğusunda ve yaklaşık olarak 800 metre yükseklikte Göktaş kulesi bulunmaktadır. Rivayete göre Luwi beyinin oğlu Bellerophon kanatlı uçan at olan Pegasus'a sahip olmak istemesi sonucu tanrıça Athena tarafından altın bir dizgin hediye edilir. Athe

BELEK

Resim
Antalya’nın Serik beldesine yakın olan Belek, özgürce yüzmek, sere serpe güneşlenmek, huzurla dinlenmek yada golf oynamak isteyenlerin tercih ettiği turistik tatil merkezlerimizden biridir. Su sporları ve profesyonel golf sahaları ile turizm alanında çıkış yapan Belek, ayrıcı tarihi yapısı ile de ziyarete gelecek olan turistleri ve ziyaretçilerini beklemektedir. Çam ve fıstık ormanlarından oluşan doğal bitki örtüsü ve ünlü plajlardan oluşan uzun sahil şeridi ile Belek tatilcilerin önemli tercih merkezlerinden biri olmuştur.Türkiye’nin en popüler tatil beldelerinden biri olan Belek, “turizmin değişen yüzü” sloganı ile her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır. Silyon ve Selge antik kentleri, Aspendos, köprülü kanyonu, Düden ve Kurşunlu şelalesi Belek bölgesinde bulunmaktadır. Ayrıca belek kelimenin tam anlamı ile otel ve tatil köyü cennetidir.

BELDİBİ MAĞARASI

Resim
Kayadibi mağarası, Antalya Kemer yolunun 40. km sinde Obaköy mevkiinde Çamdağ tünelinin çıkış kısmında bulunan bir kaya altı sığınağın ismidir. Denizden yaklaşık olarak 25 metre yükseklikte ve doğal bir sığınak biçiminde olan mağara, doğal nedenlerden ötürü ciddi şekilde zarar gördüğünden taban dolgu tabakası yağmur suları ve rüzgarın etkisi ile sürüklenerek akıp özelliğini kaybetmeye yüz tutmuştur. Beldibi mağarası Antalya’nın ikinci derecede önem arzeden Prehistorik merkezidir. Kaya altında ki sığınağın duvarlarında dağ keçisi ve geyik resimleri, yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Çakmaktaşı araçlarının haricinde, çanak çömlek parçaları ve özellikle aşı boyası ile figüre edilen yaban keçisi, geyik ve benzer hayvan figürleri bulunmaktadır. Civarı çam ormanları ile kaplı olan Beldibi Mağarası, üst paleolitik, epipaleotilik ve neolitik avcıların ihtiyaç halinde bir sığınma yeri olarak kullanılmıştır. Beldibi mağarasında yapılan araştırmalar neticesinde bol mikta

AYIŞIĞI VE YÖRÜK PARKLARI

Resim
Bir zamanlar yörükler, bahar ve yaz aylarını toroslar da yaylalarda, kış aylarında ise düze inerek ovalarda geçiren topluluklardı. Kemer ise yörüklerin vazgeçilmez yurdu idi. Halen günümüzde bile yaşayan yörükler olmasına rağmen artık eskisi gibi yaylalara göçmek yerine yılın her ayını düzde geçirip turizmcilik yapmaktadırlar. Günümüzde yörük kültürünün, artık kaybolmaya yüz tutmuş olması nedeni ile bu göçebe toplulukların yaşam tarzları yörük parkında yörük çadırında yaşatılmaya çalışılmaktadır. Yörük çadırlarının her birinde farklı kültür ve farklı lezzetler bulmak mümkündür. Bu yörük çadırlarının bir kısmında saç böreği, yörük ayranı ve yörük kültürüne özgü yemeklerin, bir kısmında ise etnoğrafya müzesi ve cansız mankenlerin yöresel kıyafetleri ile sergilenmesi ziyaretçilerine yörük kültürü ve yaşantısı hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Antalya’nın Kemer ilçesinin uç kısmında limanın arka kısmında ağaçlar arasında mesire alanı ve dinlenme yeri olarak organize edilmiş, uzun plaj

ASPENDOS

Resim
Antalya Alanya karayolunda Manavgat’a 44 km mesafede bulunan Aspendos tiyatrosu, 2. yy. da inşa edilmiş ve günümüze kadar korunmuş olan en iyi amfi tiyatrodur. O yıllarda yaşayan Xenon isimli bir gencin tiyatro da yaratmış olduğu akustiğin sırrı bu gün dahi çözülememiştir. Selçuklular 13.yy da tiyatroyu kervansaray olarak kullanmış ve kuzey kesim Selçuklu mimarisi tarzı ile kemer inşa edilerek sağlamlaştırılmıştır. Aspendos tiyatrosu halen günümüzde dahi çeşitli konserler, şenlikler ve yağlı güreşler için kullanılmaktadır. Liman ve ticaret merkezi olarak ün yapmış olan Aspendos antik kentinde gül ağacından yapılan çeşitli süs eşyaları, mısır, şarap, tuz ve özellikle at ticareti yapılmıştır. Ayrıca dünyada at ticareti ile ün yapmıştır.

ANTALYA TEKELİ MEHMET PAŞA CAMİİ

Resim
Kalekapısı bölgesinde Antalya kalesinin girişinde saat kulesin arka kısmında yer alan Tekeli Mehmet Paşa Camii, kim tarafından yapıldığı ve yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1593-1607 tarihleri arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. 17. yüzyılda Mevlevihane olan binanın elden geçirilmesi sonucu bu günkü halini aldığı iddia edilmekle birlikte, 18. yüzyılda Mevlevihanenin Tekeli Mehmet Paşa isimli şahıs tarafından tekkeye dönüştürüldüğü iddia edilmiş, ancak 17. yüzyılda Evliya Çelebi seyahatnamesinde camiden Tekeli Mehmet Paşa Camii olarak bahsetmektedir. Yapılan tarihi araştırmalarda 18.yüzyılda yaşamış Tekeli Mehmet Paşa isimli herhangi bir şahsa rastlanmamıştır. Bu nedenle Mevlevihanenin daha 17.yüzyılda tekkeye dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Tekeli Mehmet Paşa Camisi, kareye yakın olan dikdörtgen bir plan üzerinde, ana duvarları giriş kapıları, pencere üzerinde kesme taş, geri kalan kısımlar ise moloz taştan inşa edilmesi nedeni ile fazlaca bir özelliği olmayan eserdir.

ALTINBEŞİK MAĞARASI MİLLİ PARKI

Resim
Antalya’nın Aydınkent ilçesine 7 km mesafede bulunan ürünlü köyünün yaklaşık olarak 5 km güneydoğusunda bulanan Manavgat vadisinin batı kısmında yer alan bir milli parkımızdır. Köyden mağaraya ancak bir saatlik yaya yürüyüşü ile ulaşmak mümkündür. Mağaranın uzunluğu 2500 m olup en yüksek kısmı 101 m. Yüksekliktedir. Yatay konumda olup aktif bir mağaradır. Mağaranın aktif olması nedeni ile kurak mevsimlerde dahi mağaranın alt ve orta kısımlarında büyük çaplarda göletler oluşmaktadır. Mağaranın rutubetli havası ve ortalama 16-18 derecelik ısısı vardır. Altınbeşik mağarası, çevresinin çam ormanları ile kaplı muhteşem manzarası sebebiyle ülkemizin en güzel mağaralarından biridir. Altınbeşik mağarası oldukça uzun ve çok büyük bir yer altı sisteminin son çıkış noktasında bulunmaktadır. Kızılova, kambos ve söbüce suyunu çeken bu sistem, oruç düdeni mağarası altında son bulmaktadır. Böylesine büyük olan yer altı su sistemi kuş uçumu bazında yaklaşık olarak 100 km den fazla bir uzunluğa sahipti

ALARAHAN KERVANSARAYI

Resim
Alarahan manavgatın 9 km batısında bulunmaktadır. Konya ile güney kıyılarının başkenti olan Alanya arasında gelişen ticaret bağlantılarını sağlamak için Selçuklular tarafından 13. yy. da kurulmuştur. Alarahan kervansarayı ile tüccarların ve seyyahların güven içerisinde konforlu bir dinlenme sağlamaları amacı ile kurulmuş ve uzun yıllar bu amacına uygun olarak görevini yerine getirmeyi başarmıştır. Alarahan kervansarayına misafir olan tüccarlar, yanlarında bulunan mallarını güvenle saklayabilir, hayvanlarını besleyebilir, kervansarayın mutfağından, banyosundan yararlanabileceği gibi, dini vecibeleri içinde küçük bir camisi bulunmaktadır. Alarahan, olağanüstü güzellikte ve iyi korunmuş bir vadide bulunan antik bir köprünün yanına inşa edilmiştir. Mükemmel dizayn edilmiş girişte küçük bir camisi ve ana avlusunda her müşteriye farklı hizmetler sunan odalar ile çevrelenmiştir. Güvenlik ve korunma açısından, alarahan’ın kuzeyinde bulanan Alarahan kalesi vadiye hakim bir şekilde bulunmakta

ALANYA SYEDRA HARABELERİ

Resim
Alanya merkezine yaklaşık olarak 23 km mesafede Kargıcak beldesi ile Seki köyü arasında bulunan Syedra Antik Kenti, denizden 3 km kadar yukarda görkemli bir tepe üzerine kurulmuş liman kenti görevi de yapan bir antik kenttir. Adataş ismiyle anılan liman kenti, o dönemlerde denizden gelen her türlü yardımların yerleşim yerlerine dağıtımının yapıldığı yerdir. Adataş çevresinde sahilde bulunan o döneme ait eserlerin zamanla kaybolup sular altında kaldığı ve çevrede yapılacak olan araştırmalar sonucunda çok değerli kalıntılar bulunabileceği bilinmektedir. Adataş’ın batı kısmında sahile yakın kesimdeki muz bahçelerinin arasında küçük bir kilise ve kilisenin yanında tatlı su kaynağına yakın zamana kadar deniz çalışanlarının sık sık uğradıkları bilinmektedir. Syedra Harabelerine ulaşmak için D400 karayolunun 20.km’sinden Seki ve isaklı köylerinin sınırında bulunan dik rampayı takip ederek aracınız ile tarihi Syedra harabelerin merkezine kadar gitmeniz mümkündür. Dağın zirvesine doğru yapılan

ALANYA LEATRES LEATRİ (MAHMUTLAR HARABELERİ)

Resim
Leatres-Leatri antik kenti Alanya İlçe merkezine yaklaşık olarak 22 km uzaklıkta olan, Cebelireis dağının 900 metre yüksekliğinde bulunan doğusu, batısı ve güneyi yüksek uçurumlarla çevrili olan bir tepe üzerine kurulmuştur. Günümüzde leatres-Leatri antik kenti hakkında bilinen Trayan ile İmparatoriçe Herennia Etruscill isimlerine paralar bastırıldığı yapılan kazılar sonucu anlaşılmıştır. Antik şehrin günümüzde ayakta kalmayı başarabilmiş olan eserlerinin yanında büyük çoğunluğu harap olmuş durumdadır. Tahrip olan ancak bir bölümü ayakta kalmayı başaran hamamlar, kiliseler, sarnıçlar, birçok yerleşim merkezleri, küçük bir stadyum, görkemli sütünlu caddeler ve birkaç tapınak halen ihtişamını korumaktadır. Mevcut olan stadyumun güney kısmına düşen kesimde bulunan kilise merkezi, yan nefleri ve apsisiyle günümüzde ayakta kalmayı başarabilmiş bir yapı olup halen içerisinde kırmızı ve açık mavi renklerle boyalı fresk izleri bulunmaktadır. Leatres-Leatri antik kent harabelerinin büyük bölü

ALANYA KALESİ

Resim
13.yy da Selçuklular tarafından Kandeleri adıyla anılan bu günkü Alanya yarımadasının üzerinde inşa edilen Alanya kalesi, surlarının uzunluğu 6.5 km ve denizden 250 m kadar yükselen yarımada üzerindedir. Alanya kalesi 1221 yılında kenti ele geçiren alaaddin keykubat tarafından yeniden inşa ettirilerek yapılmıştır. 140 burcu ve 83 kulesi bulunan kalenin, ortaçağlarda kentin su ihtiyacının karşılamak amacı surların içerisine yerleştirilen 400 civarında sarnıç bulunmaktadır. Bu sarnıçlardan bir kısmı halen günümüzde dahi kullanılmaktadır. Surların inşasında, günün şartları göz önüne alınarak tam bir emniyet ve güvenlik için, Ehmedek, İçkale, Adam atacağı, Cilvarda burnu üstü, Arap evliyası burcu ve Esat burcunu geçerek Tophane ve tersaneden sonra Kızılkule de son bulacak şekilde inşa edilmiştir. Alaaddin keykubat’ın yarımadanın zirvesinde sarayını inşa ettirdiği içkale bu gün açık hava müzesi olarak kullanılmaktadır. Kalenin içerisinde bu gün dahi yerleşim bulunmaktadır. Burada ki t

ALANYA İOTAPE (AYTAP) LİMAN ŞEHRİ

Resim
Alanya’nın yaklaşık olarak 30 km doğusunda ve Akdenizin kıyısında bulunan İotepe, kral Antichus’un güzelliği dillere destan karısı İotape’nin hatırasına şehre ismini verdiği söylenmektedir. İotape, halk arasında Aytap olarak bilinmektedir. Roma imparatoru Traianus’un MS. 98-117 yılları arasında hüküm sürdüğü dönemlerde kendi adına paralar bastırdığı yapılan kazılar neticesinden anlaşılmaktadır. İotepe’nin kıyıdan denize doğru uzanan oldukça yüksek bir doğal burunu mevcut olup kente kale görüntüsü vermektedir. Burnun karaya bağlandığı kısımda bulunan Liman caddesi ve caddenin her iki tarafında üç basamaktan oluşan krepis bulunmakta ve bunların arasında heykellerin bulunduğu günümüzde ayakta kalmayı başarabilen kalıntılardan anlaşılmaktadır. Günümüsde ayakta kalmayı başarabilen eserlere bakıldığında Roma döneminin kentleşmesini ve mimarisini yansıtmaktadır. Roma döneminin izlerini taşıyan Aytap da daha önceki dönemlerde yaşamış olan hiçbir halkın eserlerine ve izlerine rastlanmamış